HABERLER
01-01-2010 23:59

AB Toplantısı Yapıldı

AB Toplantısı Yapıldı

Düzce Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından "AB Politikaları Ve Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi II Projesi Tanıtımı" konulu toplantıya katılım büyük oldu.

Düzce Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü tarafından "AB Politikaları Ve Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi II Projesi Tanıtımı" konulu toplantıya katılım büyük oldu. Belediye Meclis Salonu´nda yapılan toplantıya Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, ilçe Belediye Başkanları, Resmi Kurum ve Kuruluşların Müdürleri ile çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcisi katıldı.

Avrupa Birliği´nin dayandığı değerler, işlevi ve politikaları ile birlikte Türk tarihi ve kültürü de dahil olmak üzere Avrupa Birliği (AB) içerisinde Türkiye´nin daha fazla tanınması ve anlaşılmasını sağlamak ve bu sayede de gelecekteki genişlemenin fırsatları ve zorlukları konusunda farkındalık oluşmasını sağlamak amacına yönelik bilgilendirme toplantısına  Düzce´de bulunan Sivil Toplum Kuruluşları büyük ilgi gösterdi.  Toplantıya  konuşmacı olarak Avrupa Takımı Üyesi ve Marmara Üniversitesi AB Enstitüsü, AB Siyaseti ve Uluslararası İlişkiler ABD´ dan Yard. Doç. Dr. Rana İZCİ; Avrupa Birliği Genel Sekreterliği´nden AB Uzmanı Sn. Kayhan ÖZÜM ve Teknik Destek Uzmanı Sn. Ayça HAYKIR; katıldılar.

Başkan konuşması
Açılış konuşmasını yapan Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, Avrupa Belediyesi toplantılarının Düzce için önemine değindi. Bayram konuşmasında özetle şu görüşlere yer verdi: " Bugünkü toplantımıza konu teşkil eden ´Avrupa Birliği Politikaları ve Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi´  Avrupa Birliği´nin, çağdaş tüm ülkelerin iyi yaşam ve iyi yönetişim esaslarının temelini oluşturmaktadır.  Bir ´Sivil Toplum Kuruluşu´, ortak değerler dünyasının, ´vizyon´ ve ´misyon´ anlayışının bir araya getirdiği insanlardan oluşur. Her sivil toplum kuruluşu varoluşu gereği, tanımladığı dünya hayaline ulaşmak için ekonomik, politik, sosyal ve kültürel yapıda bir takım değişimleri hedefler. Bu nedenle her Sivil Toplum Kuruluşu, politik yaşamın üstlendiği ´özel´ rolün bir gereği olarak, hedeflediği değişimler doğrultusunda tutarlı bir faaliyet yürütür. Her birimizin sivil toplum alanında etkinlik göstermemizin en önemli nedeni hiç kuşkusuz, siyasi hayattaki varlığımızı, basit bir seçmenlik rolünün ötesine taşımaktır. Günümüzde Sivil Toplum Kuruluşlarının büyük bir bölümü, küçük ölçekli ve belirli bir amaç veya gruba yönelik faaliyetler üzerinde yoğunlaşır...Bunun yanı sıra, bir bölümü de yerel, ulusal ve uluslar arası politikaları etkilemeyi ve değiştirmeyi amaçlayan faaliyetler yürütür. Bir Sivil Toplum Kuruluşu´nun, ulaşmayı hedeflediği gelecek ideallerine yön veren belirli değerleri vardır. Bir başka deyişle bir sivil toplum kurulunun sahip olduğu değerler, onun ilkelerini ve inançlarını yansıtır.   Yerel yönetimler de halkın kentsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek, ortak hayatın huzurlu, mutlu ve refaha giden bir geleceğini sağlayabilmek için vardır. Bu amaçla, yerel yönetimlerin temel organı olan belediyeler, halkının gündelik yaşamını çağdaş kent koşullarına taşırken, geleceğinin kalkınma modellerini de geliştirir. Gelişmiş kalkınma modellerinde ´Sosyal Belediyecilik´ olgusu, toplumu oluşturan bireylerin; hastalıkta, gençlikte, yaşlılıkta, düşkünlükte ve refahta kendilerini ve geleceklerini güven içinde hissettikleri ihtiyaçları için belediyenin daima yanında olabildiği bir toplumsal yaşam sistemidir.  Belediyeler Kanunu da yerel yönetim anlayışı içinde Sivil Toplum Diyaloğunun geliştirilmesi ve etkinleştirilmesine yönelik bölümleri içermektedir. Kent Konseyi oluşumu bunlardan biridir. Sivil Toplum Kuruluşlarının birlikteliği çatısı altındaki bu oluşumun amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirilmesidir. Buna ilişkin daha bir çok kuruluş ve yönetmelik bulunmaktadır. Uluslar arası boyutta ise özellikle Avrupa Birliği kapsamı içinde Türkiye´nin 1999 yılında resmen aday ülke olarak gösterilmesiyle birlikte ulusal kurumlar ve Avrupa kurumları Türkiye ile Sivil toplum Diyaloğunu oluşturan iki taraflı faaliyetler geliştirmektedir.  Haziran 2005 tarihinde, Avrupa Birliği ve aday ülkeler arasında Sivil Toplum Diyaloğuna ilişkin bir tebliğ kabul edilmiştir. Türkiye´nin 2006 yılı Katılım Öncesi Yardım Programı kapsamında Avrupa Birliği ve Türkiye arasında Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi başlıklı bir proje uygulamaya konmuştur. Söz konusu projenin genel amacı Avrupa Birliği´nin dayandığı değerler, işlevi ve politikaları ile birlikte Türk tarihi ve kültürü dahil olmak üzere Avrupa Birliği içerisinde Türkiye´nin daha fazla tanınması ve anlaşılmasını sağlamak ve bu sayede de gelecekteki genişlemenin fırsatları ve zorlukları konusunda farkındalık oluşmasını mümkün kılmaktır. Avrupa Birliği Politikalarına, Sivil Toplum Diyaloğunun geliştirilmesi projesine ve Avrupa Birliği hibe projelerinin hazırlanmasına ilişkin bilgilendirilmenin yapılacağı bugünkü toplantımızda uzman konuşmacılarımız bulunmaktadır. Ben kendilerine bilgilendirme adına verecekleri katkıdan ötürü şimdiden teşekkür ediyorum. Katılım gösteren herkese, sivil toplum kuruluşları temsilcilerine de teşekkür ediyor, toplantımızın verimli geçmesi temennisiyle saygılar sunuyorum."

Konuşmacılar
Seminerin ilk konuşmasını Marmara Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü AB Siyaseti ve Uluslar arası ilişkiler öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Rana İzci yaptı. İzci konuşmasında Avrupa Birliğinin Çevre Politikaları üzerinde durdu. Birliğin çevre sorunlarına karşı duyarlılığını dile getiren İzci özetle şu görüşlere yer verdi: " Bugün gelinen noktada Avrupa Birliği 6´ıncı eylem planını uygulamaktadır. Gelişen teknoloji ve üretim çeşitliliği çevre faktörlerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çevre sorunlarını artık bölgesel olarak değil, ulusal ve hatta uluslar arası düzeyde ele almak gerekir. Çünkü bu sorun çevre sağlığı kadar insan sağlığını ve toplumların geleceğini ilgilendirmektedir." Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Avrupa Birliği Uzmanı Kayhan Özüm de konuşmasında Türkiye ve AB Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi konularına ağırlık verdi. Birliğin 2009 ve gelecek dönemlere ilişkin rehberinin hazırlandığını vurgulayan Özüm konuşmasında özetle şu görüşlere yer verdi. " Sivil toplum diyaloğunun en önemli etkeni kültür ve sanat bileşenleridir. Bu konuda birlik tarafından açık çağrılar yapılmıştır. Daha sonra da ikinci sırada öncelikli olarak tarım ve balıkçılık bileşenleri gelmektedir. Burada da esas olan tüm projelerin kalıcı ve sürdürülebilir olması toplumsal yararlılık sağlamasıdır´ Seminerin son konuşmacısı ise Avrupa Birliği konularında önemli çalışmaları bulunan Teknik Destek Uzmanı Ayça Haykır oldu. Haykır, AB projelerinin sivil toplum kuruluşları tarafından yoğun bir şekilde izlendiğini değindi ve şu görüşlere yer verdi. " Sivil toplum kuruluşları AB projeleri içinde hibe programlarına öncelik tanımaktadırlar. STK´lara buradan bir çağrımız var; diyoruz ki sizler AB teklif ve çağrılarını beklemeden ilgili olduğunuz alanlarda projeler üretin. Çünkü, her projenin istikrarlı olması kadar zaman sınırlaması bulunuyor. Çağrı yapıldığı zaman hazır proje detayları ile birlikte tamamlanabilir."

Toplantının amacı:
Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi projesinin devamı niteliğindeki Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi- II başlıklı proje IPA çerçevesinde 2007 Programına dahil edilmiştir. Söz konusu bu projenin genel amacı Avrupa Birliğinin dayandığı değerler, işlevi ve politikaları ile birlikte Türk tarihi ve kültürü de dahil olmak üzere Avrupa Birliği içerisinde Türkiye´nin daha fazla tanınması ve anlaşılmasını sağlamak ve bu sayede de gelecekteki genişlemenin fırsatları ve zorlukları konusunda farkındalık oluşmasını mümkün kılmaktır. Proje 4.2 Milyon Avro tutarında olan ve işbirliğini, ortaklıkların desteklenmesini ve Kültür ve Sanat, Balıkçılık ve Tarım konularında Türk sivil toplumları ile AB´deki benzer örgütler arasındaki diyaloğun geliştirilmesini amaçlayan Hibe Programlarının uygulamasını kapsamaktadır. Söz konusu Proje küçük ölçekli hibe fırsatları sunan Mikro Hibe Programı aracılığıyla tüm Türkiye´deki küçük ve yerel düzeydeki Sivil Toplum örgütlerine mali yardım sağlamayı da amaçlamaktadır. Sunumların ardından katılımcılar tarafından konuşmacılara çeşitli sorular yöneltildi.